Emperyalizmin eşkıya yerli uşakları su gibi gençlerimizi pusuya düşürerek öldürüyor.
Bir değil on değil.
Bin değil.
Binlerce.
Binlerce Mehmetçik kurban edildi teröre.
Biz de Şehidimiz, Şehitlerimiz dedik.
Baktık ki şehitlere orta halli ailelerin yiğitleri.
Güçlülerin çocukları gitmiyor doğuya.
Veya gönderilmiyor her nasılsa.
Mehmetlerin ocaklarına ateş düşerken, Türk Silahlı Kuvvetlerin üzerinde ise karabulutlar dolaşmaya devam ediyor.
Mehmetçiklerimizi bizim askerimizin öldürdüğünü öne süren işbirlikçi alçaklar ise pervasızca bu görüşü yayarak TSKyı hedefe oturtmak istiyorlar.
Misak-ı Milli sınırlarını parçalamak ve Eşsiz Önder Mustafa Kemalin kurduğu Cumhuriyeti yıkmak isteyenlerin birinci hedefi Türk Silahlı Kuvvetleri.
Bakın açık oturumlara. Yazılanlara, çizilenlere. Ne kadar çok TSK düşmanı var. İmalı sözlerle TSKya her türlü saldırıyı yapma hakkına sahip olanlar bilgi kirliliği yaratarak hedeflerine adım adım yürürken, TSK ise susuyor.
Paşaları içeri alınırken de susuyor.
Bir iki bu hukuksuzluk dediğinde ise, iktidarı, muhalefeti, yavru muhalefeti askere ders veriyor sus! diye.
Ve Güneydoğuda özerklik ilan ediliyor.
Bu kez susanlar ve sanki böyle bir olay söz konusu değilmiş gibi görmezden gelenler ise bu cumhuriyete savaş açmış papağanlar.
Medya aynı.
Bölücüleri ekranlara çıkartıp şöhret yapan medya, ulusalcı duruş nedeniyle tutuklanan paşaların eş ve çocuklarına kapıları kapatıyor.
Tutukluları suçlu ilan eden bir medya var şimdi. Fütursuzca bölücülerin haberlerini yapıyorlar. Bölücülerin, gözü, kulağı ve sesi oluyorlar.
Şehit ailelerinin tepkilerini ise birkaç saniyelik görüntülerle geçiştiren bu anlayış, gözünü Türkiyenin bütününe değil doğuya, doğunun güneyine çevirerek bilerek ya da bilmeyerek bölücülüğün reklamını yapıyorlar.
Peki neden?
Kim yazdı bu programı ve kim ya da kimler yönetiyor?
**
Dikkatlerden kaçan en önemli olaylardan biri nedir biliyor musunuz?
Aldığı eğitim ve disiplinle canını ortaya koyarak bu vatana hizmet etmenin bedelini yazılan hayali senaryolarla hapislere atılarak ödeyen tutuklu askerlerin dünyasını anlamaya çalışıyorum.
En son olarak Diyarbakırda 13 askerimizin şehit olduğuna dönük haberleri öğrendiklerinde ne yaşamışlardır?
İçleri akmıştır içleri.
Yutkunamamışlardır.
İsyanlarını da yine kendileriyle paylaşarak nefes almaya çalışmışlardır.
Kim bilebilir onların ne yaşadığını?
Kim anlayabilir?
Kim düşünebilir?
Kolay mı?
Ömrünü terörle mücadeleye ver. Çatışmalara gir. Ve sonra da uyduruk bir tür belgelerle tutuklan ve hapislere atıl.
Ve sesini duyuramama.
Ne acıdır.
Ne tarif edilemez duygudur.
**
Paşalarını hapislere atan ve her gün bu paşalarını kötüleyen, onlar hakkında akla mantığa gelmeyen karalamalar yapılan bir başka devlet var mı?
Tutuklu paşanın sayısı görevdekilerin sayısını aşmış ise varın bu durumu siz tahlil edin ve TSK mensuplarını ve de özellikle cezaevine atılanların ruh halini ahlamaya çalışın.
Ateş düştüğü yeri yakar.
Ateş askerlerin ocağına düşüyor.
Fakir fukaranın Mehmetine isabet ediyor.
Noyan Aydın gibi yiğitlerimizi de toprağa verirken, günlük dar kalıplar arasından güneşi görmemeye devam ediyoruz.
Yazık!
Ama kime yazık?
Elbette ki bize