Okudunuz mu, okudunuz mu?
Ne demiş ne demiş?
“Eylül ayı itibariyle 8 bin 177 kişilik istihdam hedefine ulaştık.”
İnanmıyor musunuz?
Tabi ki inanmayın!
Bizden biri değil.
Vali değil,
Milletvekilleri değil,
Belediye başkanı veya il ilçe başkanları da değil.
Bu sözleri söyleyen Zonguldak’tan bir yetkili veya etkili hiç değil.
Yakından yakından.
Çok yakından.
Komşu komşu!
Kim mi?
Düzce Valisi Zülkif Dağlı…

Eller gider aya Zonguldak gider yaya.
Bu hep böyle.
Hizmet fakiri Zonguldak’ta herkes ayrı havadan tavadan çalınca, akort tutmuyor.
Ha “Bu gece barda gönlüm hovarda” da değil.
Ha babam değirmende su dövmeye mahkumlar gibi el ele gönül gönüle olamamanın bedelini her alanda ödüyoruz yine.
İşte örnek; demiryolu.
1960 da yapımına başlanıp 1965 de üretime başlayan Erdemir’in dünyada demiryolu ağına bağlı olmayan tek demir çelik fabrikası olduğunu biliyor musunuz?
Oysa…
Arifiye-Kdz. Ereğli demiryolu projesi ta o yıllarda yapılmış.
Ama, itilmiş ve kakılmışlığa abone bölgemiz var olan projeleri ise hayata geçirememiş.
Hatta…
Var olan demiryolunu bile söktürmüş.
Hani vardı ya, Ereğli-Kandilli arasındaki 17 kilometrelik demiryolu. Bu demiryolunun Kozlu’ya bağlanması konuşuluyordu ya, söküldü söküldü. Tarihi lokomotifini de kesip MKE’ye hurda olarak gönderdiler.
Ne zaman mı?
Kim miydi Belediyenin başkanı?
Kim miydi milletvekili?
Eskiler eskiler.
Şimdi ikisi de eski ama giden demiryolu oldu.
Kesilen lokomotif oldu.

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan haklı olarak gururla anlatıyor, Bakü, Tiflis, Kars demiryolunu.
Kim heyecanlanmaz?
Kim mutlu olmaz?
Ama…
Aklıma o sökülen demiryolumuz gelir bir anda.
Canım yanar.
Sökene de söktürene de, sökülmesine seyirci kalana da!
“Allah sağlık versin” derim içimdeki acıyla.


Ve 1965 yılında işletmeye alınan Ereğli’deki havaalanı bile kapatıldı.
Düşünemiyor musunuz; ta o yıllarda Ereğli’de havaalanı vardı.
Ne mi oldu havaalanı?
1992’deki kazanın ardından kapatılıp cüruf deposu oldu.
Ya işte böyle.

Tabi ki Düzce, istihdam hedefini aşar.
Sen elindekileri koruyamıyorsan gelen de biner giden de biner.
Çünkü…
Zonguldaklılık ruhuna sahip olmayanlar vekil mekil olup gidiyor.
Kimileri de, başbakanı hasta yatağında satacak kadar nankör bile çıkabiliyor.

Tabi ki Zonguldak kaybedecek.
Tabi ki dinamik güçler arasında işbirliği olamayacak.
Konuşabilme kültüründen uzaklaşan bir bölge veya kentte hangi hedeflere omuz omuza koşabilir ki?
Mümkün mü?

Daha çok taze; işte il olma mücadelesi için yapılan toplantı ortada.
“Gelmeyen hain” denir mi?
İtici değil, çekici olmak ve sevgiyle birbirimize sarılmamız gerekirken, bu çok önemli ve hayati konuda bile basit ayak oyunları ile tribünlere oynuyorsak, hangi işte başarılı olabiliriz?
Sorun bizde.
Sorun bizim samimi olamamamızda.
Sorun konuşabilmeyi bile başaramamızda.

**

Okuyun ey yönetenler; Düzce istihdam hedefini tutturmuş.