Farkında mısınız, futbolda yönetici, teknik kadro ve oyuncular geçmiş yıllarda yaşanan acı olaylardan ders çıkarmayı bilen bir olgunlukta konuşuyorlar artık.
Fanatizm bu kadroların dışında kalınca, futbolda şiddet kendilerini halen daha bu dehşet tuzağında tutsak edenlerin elinde kalan canlı bomba oldu.
Tribündeki fanatizmi besleyen yönetici yok.
Teknik kadro yok.
Futbolcu da yok.
Ha bu elbette hiç yok değil.
İstisnalar hep vardır.
Ancak şu açık bir gerçek ki, geçmiş yılların ağız ishali olmuş yöneticileri, teknik kadroları ve oyuncuları tribünlerin ateşine sürekli benzin dökme hastalığına yakalanmışlardı.
Şükür ki, o yıllar büyük oranda geride kaldı.
**
Yöneticiler ağızlarından çıkacak sözlere dikkat ediyor şimdi.
Rekabetin düşmanlık ile arasındaki kırmızı çizgiyi unutmuyorlar.
Teknik kadrolar da öyle.
Futbolcular ise kolkola olmaya devam ederek, fanatizme karşı duruş gösteriyorlar.
Ama yine de tribündeki terör durmuyor.
Kuru-sulu ne var ise yiyip içip uçuşa geçerek tribüne gelen zaten taraftar değil ki.
Tek kelime ile; manyak!
**
Ama benim ilgimi çeken bir adam var ki, tek kelime ile adam gibi adam.
Her söylediğine dikkat ediyorum.
Her davranışına da.
Asil bir insan olmanın tüm kriterlerini üzerinde barındıran ve bu zamana kadar söylediklerinin de alt alta getirilerek kitap olmasının Türk sporuna büyük yarar sağlayacağına inandığım kişi; Trabzonsporun teknik patronu Şenol Güneş.
Bursasporu sahasında yendikleri maçın ardından tribünlere giderek seyircileri tahrik eden kendi oyuncusu Engini uyaran ve Cenaze evinde düğüm olmaz! diye paylayan Şenol Güneşin kullandığı cümleye bakar mısınız?
-Cenaze evinde düğün olmaz!
**
Fenerbahçeye karşı maçı kaybetmelerine rağmen, rakibini kutlayan da Şenol Güneş.
Hatta; FBnin hocası ile kendisini karşı karşıya getirmeye çalışanlara da ders niteliğinde bir söz söylüyor:
Aykut hoca Fenerbahçe gibi büyük bir camianın antrenörü. Niye ona saldırayım. Ben kendi gerçeklerimi söyleyen biriyim. Aykut Kocaman Türk futboluna oyuncu ve antrenör olarak hizmet eden bir arkadaşımız, şimdi işini yapıyor. Camialar arasında kin ve nefret tohumları atmak yerine sevgiyi çoğaltmak zorundayız. Ama kamuoyunda bundan gündem çıkarıp, bunu saha sonuçlarına yansıtmayı, maçın gerginliğini arttırmak isteyenlerin, biraz oyununa alet olduğunu düşünüyorum. Ben o oyunun içinde yoktum. Hiç olmadım.
Söz bu.
Bunun adı kalite sevgili okurlar, kalite
**
Şenol Güneş gibi futbol adamlarının artması Türk sporuna yapılacak en büyük hizmetlerin birinci sırasında yer alacaktır.
Bunun için de diyorum ki; bir kulüpte gerek yönetici, gerek teknik kadro ve gerekse de oyuncu olmak için öncelikle kalite kontrolünden geçmek gerekli.
Hasta ruhlu birinin spor dünyasının içinde yer alması, o camiayı bozar.
Yara verir.
Sporda şiddeti yeniden hortlatır.
Bakın şu anki ortama.
Biraz medya tetikliyor sadece.
Kulüp başkanları ağır.
Teknik hocalar kültürlü.
Futbolcular saygılı.
Ne güzel.
Ne demişti Şenol Hoca:
Camialar arasında kin ve nefret tohumları atmak yerine sevgiyi çoğaltmak zorundayız.
Başka söze gerek var mı?