Haber haber haber!

Büyük haber!

Ve bulundu.

Bulunan kim mi?

Balona rövaşata çeken adam.

Vay be!

Habercilik işte böyle olur.

Böyle olur toplumdan çok uzağa düşmüş habercilik.

Bulunmuş ya.

Hem de rövaşata atan.

Çok aramışlar.

Çok sormuşlar.

Nihayetinde dedektiflikleri sonuç verip yakalamışlar.

Şu an için sadece izini bulabilmişler.

Gaziantepten arayan bir vatandaş “ 'Ben görüntüsünü paylaştığınız kişinin ağabeyiyim, 3 haftadır kayıp. Biz de onu arıyoruz. Tekrar gelirse bize haber verir misiniz?' diye not bıraktı. Biz de kendisiyle henüz bir irtibat kuramadık"  demiş.

Bu iş böyle.

Yani…

Yeryüzünün yüzlerce metre altında ekmek kapıları kapanmasın diye ocaktan çıkmama eylemi  yapan madencileri görmeyen medya, haberin hasını bulmuş işte.

Balona rövaşata.

Balon!

O balon ve rövaşata halkın haber alma hakkını görmezden gelip oto-sansür uygulayanlar.

Onlar, bunlar, şunlar.

Ama…

İyi ki yerel basın var.

İyi ki her türlü baskıya rağmen ayaktalar.

İyi ki sesleri çıkıyor da, en azından bölgesel düzeyde bir uyanışa destek oluyorlar.

Yani:  yerel basın “Fazilet adaları” olmayı sürdürüyor.

**

Bitmedi.

O olay devam edecek.

İzi sürmek gerek.

Ülkenin en önemli meselesi için tüm teknolojik olanaklar da seferber edilip, kayıp rövaşatacı bulunmalı.

O bulunmaz ise olmaz!

Zinhar ülke batar.

Yok olur.

Bulmalı ki, canlı performans yaparak göstersin.

Neyi mi?

Balona nasıl rövaşata atılacağını.

 

Yani;  çok yeni bir uyu yavrum ninni taktiği.

Uyuyor muyuz?

Uyuyor musunuz?

Uyumaya devam mı edeceğiz?

 

.....Nihayet bu sabah gelen son dakika haberine göre, rövaşatıcıyı bulmuşlar. Şimdi işi lastik gibi uzatmaya ve toplumu uyutmanın bir başka yolunu uygulamaya geldi.