Kandilli’den tanırım İsmail Demirel öğretmeni. Sever ve de çok sayarım. Uzun yıllara dayalı dostluğumuzu hep koruyup geliştirdik.
İsmail Öğretmen, geçtiğimiz yıl da düzenlenen basın toplantısında konuşurken, haksız rekabet yaratan ve devletin vergi kaybına da yol açan kaçak kreş ve ana okullarından söz etti.
Bu sektördeki yasa dışı oluşumların çocukların yaşamını tehdit ettiğini ve bilimsel eğitimden uzak farklı bir noktalara sürüklediğine de dikkat çekerek; devletin savcılarına, kaymakamlarına, belediyelerine, polisine, jandarmasına, milli eğitimine “neredesiniz?” dedi.
Uyardı!
Anne babaları da uyardı.
Aman dikkat!
Konuşulan ve tehlikede olan bir çocuk!
O küçücük çocukların yasal izni olmayan çatıların altındaki durumlarını bir düşünür müsünüz?
Açıkça tehdit altındalar.
Yaşanan onca facialardan ders alınmadı mı?
Anneler, babalar siz nasıl o minicik çocuklarınızı  “merdiven altı” olarak tabir edilen kaçak kreşlere teslim edersiniz ki?
Kim sizi nasıl zorluyor?
Sebebi ne?
 
Her sektörde kanayan yaradır kaçak işletmeler.
Bir tarafta yasalar karşısındaki sorumluluklarını yerine getirerek, hizmet üreten kurumlar.
Diğer yanda da kaçaklar.
Ne kadar tuhaf ve ayıp değil mi?
Ve her şey devletin gözü önünde.
Boy boy tabelaları bile var.
 
Yasal işletme için; 1 müdür, 1 öğretmen, 1 öğretmen yardımcısı, 1 hizmetli ve 1 de aşçı çalıştırmak  zo-run-da-sı-nız!
Toplam enaz 6 kişi.
İstihdam yaratıyorsunuz.
Çalıştırdığınız her kişinin sosyal güvenlik haklarını vermek durumundasınız.
Ya diğerleri.
Adı üstünde kaçak!
Kaçak olan ne yapıyor?
Hiç!
Adı üstünde kaçak!
Korsan!
Çakma!
Ve de tehlikeli.
 
Devleti yönetenler, sorumlulukları çerçevesinde görevlerini eksiksiz yerine getirmelidirler.
Kaçak işletmeleri görmemezlikten gelerek, haksız rekabete fırsat vermemelidirler.
Korumalıdırlar yasal izne sahip olanları.
Ve hepsinden de ötesi, o çocukların hayatlarını tehlikeye atmamalıdırlar.
Ya !
Ya, bir gün o kaçak kreş ve ana okullarından bir şey olur ise.
Bir veya bir çok çocuğun canı yanar ise.
Sorarlar mı kendilerine; şimdi işte vicdanım kanıyor diye?