“Gelmez!” denilen sıcaklar öyle bir geldi ki, yanan yanana.
Hele ki “10 derece daha yükselecek” haberleri öne çıkıyor ki, yananlar soluğu ya tatilde, ya da deniz kenarlarında almaktan başka seçenekleri olmayacak.
Sen yanmasan!
Ben yanmasam!
Neyse… Karanlık ve aydınlığı bir kenara atarak, mevsim sıcaklarının bastırdığı şu günlerde ne yapacağımızı konuşmaya devam edelim biz en iyisi.
Deniz.
Ereğli Alaplı arasındaki sahil iyi ki var.
Bu sahil bandından yakında geçtiniz mi bilmem. Ancak o yol boyunda araç kullananlar çok dikkat etmeli.
Her an tehlike kokuyor o yol.
Çünkü yol boyunun tek şeridi denize gelenler tarafından zorunlu olarak otopark olarak kullanılıyor.
Ne yapsın vatandaş?
Ne yapabilir?
Otopark var da araçlarını park etmediler de, bilerek mi yol boyunu kullanıyorlar?
Yooo !
O yol boyunda karayolları tarafından yapılan projede, sahil bandındaki ağaçların kesilmesi ve beton masaların da kaldırılması istenerek çizim yapıldı.
Kim bilir, belki de bilerek!
Belki de isteyerek sahil bandında bu operasyon yapıldı ki, vatandaş denize gelemesin, semaverinde çay demleyip sabah kahvaltısı yapılmasın, mangal yakılmasın istendi.
Yoksa…
Böyle yol mu olur?
O dönemin milletvekili ve belediye başkanı uyumuş ki, bugün plajlar mevkisinde büyük bir sıkıntı yaşanıyor.
Yolun sahil tarafını biraz daha genişleterek karayolu yapılmış olsaydı, yaz mevsiminde bu alan sosyal yaşama daha çok açılır ve tatile gidemeyen vatandaşların can güvenliği tehlikeye atılmamış olurdu.
Şimdi sıkıntı.
Şimdi korku.
Şimdi endişe.
Peki sebep?
Karayollarının sahili yok eden projesi yapılırken uyuyanlar yüzünden.
Ya da bilerek bu sahilin yok edilmesini isteyenlerin kara düşüncelerinden.
Yazık!
Şimdi biri çıksa ve dese ki, hemen yeni bir proje yaptırıyoruz ve bu yol güzergahındaki plajlar mevkisindeki alanı genişletiyor ve yolu daha sol tarafa çekiyoruz.
Der mi?
Bu bölgeyi gerçekten seven ve hizmeti vatandaşın kamu çıkarı doğrultusunda görebilen olur mu?
Umudunuz var mı bilmem.
Benim yok!
Keşki olsa/olabilse…