Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı’nın Türkiye Taşkömürü Kurumu’nu (TTK) özelleştireceğini öne sürüyor siyasetçiler ve sendikacılar.
-Bu iddia doğru mu?
-Kesinlikle evet.
-Peki, bu iddia yeni mi?
-Hayır! Ta, 30 Kasım 1990 tarihinde başlayan madenci grevinden bu yana sürekli gündemde. Ki, en çarpıcı görüş olarak tarihe geçen de “ocakları kapatın madenciler somon balığı üretsin” sözü olmuştur.
-Peki o yıllardan bu yana ne değişti?
-Değişen tek şey yok. Hangi hükümet gelir ise gelsin TTK’nın zarar ettiğini öne sürerek önce küçültmeye, sonra da kapatmaya çalışıyor.
-Çözüm?
-Eskiden meslek odaları ve sendikalar “özerkleştirmeden” söz ederlerdi. Sonrasında bu alternatif görüş de konuşulmamaya başlandı. Yani, çözüm noktasında bir adım bile gidilemedi. Durum böyle olunca da, hükümet edenler “zarar ediyor ne yapalım?” diye özelleştirme silahını dayayıp duruyorlar.
-Onca okumuş yazmış adam bu özelleştirme dayatmasına karşı bir seçenek üretemiyorlar mı?
-Hayır! Sadece sattırmam, kapattırmam, özelleştirmem diyebiliyorlar.
-Olur mu öyle şey? Bu tür dayatmalara karşı dünya ve ülke gerçekleri de gözönüne alınır ve bir yerde de sürekli zarar kamburundan uzaklaşacak karşı görüşler öne çıkarılarak, çözüm üretilir!
-Ha o mu? Yani çözüm! Çözüm konusunda açıkça elini taşın altına koyan bir tek Prof. Dr. Mümtaz Soysal oldu. Soysal, Kamu İktisadi Teşebbüsleri Geliştirme Derneği (KİGEM) aracılığı ile TTK’nın Anonim Şirkete dönüştürülmesini istedi.
-Mümtaz Soysal’ın TTK’nın Anonim şirkete dönüştürülmesini istemesi devrimdir. Soysal gibi bir kimlik alternatif üretiyorsa hatmetmek gerekir o görüşü.
-Yok! Soysal’ın bu konuda bir adım daha ileri giderek milletvekilliği döneminde TBMM’ye verdiği kanun teklifini bile okumayanlar, sadece günü kurtaran ve tribünlere oynamaktan öteye gitmeyen cak-ceklerle işi idare ediyorlar.
-Nasıl yani? Bu Yeni CHP’liler de mi okumuyorlar? Ya sendika? Ya meslek odaları? Ya demokratik kitle örgütleri?
-Bilmiyorum, duymadım, görmedim.
-Allah Allah!
 
TTK’nın üzerinde yine karabulutlar dolaşırken, hükümete “yaptırmam ettirmem” basitliğine dolananlar ne yazık ki, Mümtaz Soysal’ın 18 yıl önce TBMM’ye sunduğu kanun teklifinden haberdar değiller. Haberdar olanlar da okumak zahmetinde bulunmuyorlar. O günün koşullarında hazırlanan “TTK A.Ş kurulsun” kanun teklifini günümüz şartlarına uygun hale getirip de, hükümete karşı “TTK zarar etmesin tamam. Ama TTK özelleşmesin de. TTK kendi ayakları üzerinde durabilecek ve siyasi müdahalelere kapalı bir yapıya kavuşturulsun. İşte benim/bizim teklifimiz” diyen yok.
Yok yani.
Yok!
Oysa, o kanun teklifinde rödevanslı sahaların sorunlarına da çözüm var.
İşçilerin de, yönetenlerin de üretimde ortak sorumluluğu var.
Ha birileri diyebilir ki, sanki bulunamayacak bir şeymiş gibi “okumadım, bilmiyorum” diye.
Bu söz “yandan Halimem yandan” yan çizmesidir.
Tıkla oku.
Tıkla öğren.
Tıklayıp çözüm üret ki, hükümeti yönetenler tek seçenek “özelleştirme” diyemesinler.
Çözümsüzlük yönetenlerin işini kolaylaştırır.
Çözüm üretemeyenler;  bilerek ya da bilmeyerek şu anki özelleştirme dayatmasına su taşıyanlar olacaktır.