Klişe bir söz “Bir bayram daha böyle geçti.”

Evet geçti.

Bu bayram da, tarihe damga vuran olaylara gebe olarak başlayıp bitti.

Lanet olsun terör acı dağıtmaya devam etti yine.

Benim anlayamadığım ise bölücülüğü “sol” onur ve kimliği kullanarak saklamaya çalışılması.

Solcu ırkçı olmaz ki!

Solcu “önce insan” der.

Solcu dil, din, ırk, mezhep ayrımcılığı yapmaz ki.

Sabahtan akşama kadar “Kürt sorunu” diyerek “Kürtçülük” yapanların, kendilerini solcu diye tanıtmaları, sol duruşa ilkeye yapılan en alçak saldırıdır.

Şimdi ben de çıkıp desem ki, “Bu ülkede Kürt değil, Türk sorunu vardır. Örneğin Zonguldaklılar maden ocaklarında 5 binin üzerinde şehit vermiştir, on binlerce de gazi. Zonguldaklı devlete katma değer yaratırken, ağır sanayisi ile beslerken, termik santralları ile enerji desteği yapıp kanser bacalarında soludukları ile ölürken, göçe zorlanmıştır. Maden ocaklarında 50 bin çalışanı  10 binin altına düşmüş, kapanan tersaneleri nedeniyle 7 bin genci işsiz kalmışken, yeni icra daireleri ile vilayetin tümü borç batağında yüzerken , elektrik, vergi, su borcunu tıkır tıkır öderken, ne askerine ne de polisine tek mermiyi bırakın atmayı, aklından bile geçirmemişken” diye.

Haklı mıyım?

Sapına kadar haklıyım.

Yolu bile olmayan bir ilde yaşayan Zonguldaklılar “Türk sorunu var” demiyor.

Ama bu ülkenin Misak-ı Milli sınırlarını emperyalistlerin taşeronu olarak bölmek için çırpınanlar çıkıp da “solcuyum” demiyorlar mı?

Bunlar solcu molcu değil, ırkçı ırkçı.

 

**

 

Bir bayram böyle acılara tuz basarak geçerken, gelen son haber yüreğinde  Kuvayı-Milliye kanı dolaşanlar, bir engin aydınını daha yitirmenin üzüntüsünü yaşadı.

Tarık Akan vefat etti.

Fizik olarak aramızdan genç yaşında ayrılan Tarık Akan, düzene göre yön değiştirmeyip ilkelerine olan bağlılığı ile yaşayan bir sanatçı olarak anılacak hep.

O unutulmayanlar arasında yerini aldı.

Işıklar içinde uyusun.

Ama yüreğimizde hep canlı yaşasın.

Yaşatalım.

 

**

 

Bu bayramda da taciz alışkanlığı devam etti.

Bu tacizi yapanlar da, sözüm ona bayram kutlaması yapanlar.

Bas düğmeye bayram kutla.

Ne ayıp!

Ya kardeşim, bayram kutlaması, eş, dost ve yakınlar içindir.

Bu insanlar da  ya ziyaret edilir ya da aranır.

Hiç öyle düğmeye basıp da yazıyla bayram mı kutlanır?

GSM operatörlerini zengin edeceğinize, açıp da iki kelamla sesli kutlamayacaksanız ise neden insanlardı rahatsız ediyorsunuz?

Ne  hakkınız var buna?

İnsanlar cep telefonlarına gelen mesajları temizlerken içlerinden size teşekkür mü ediyorlar?

Okuyorlar okuyorlar okuyorlar!

Ne mi okuyorlar?

Siz tahmin edin tacizciler.

 

Bir arkadaşım bu duruma şöyle bir yanıt verdi:

Bana mesaj atanları arıyor ve “nasılsın” diyorum.

İlk anda şaşırıyor bizzat aramam karşısında.

Sanırım utanıyor mesaj attığı için.

 

Aslında bu tecavüz mesajlarına karşı örgütlenmeli.

Mesajla kutlama yapanlara, “seni taciz etmeye ne hakkın var?” diye ses vermeli.

Basbar bağırmalı.

Yeri göğü inletmeli.

 

Şimdi desem ki, “Bir milletvekili çıksa da, bu konuyu meclis gündemine taşısa.”

Diyemem ki.

En çok tacizci onlar.

Hepimizi topluca taciz edenlerin liste başında milletvekilleri ve eski-yeni siyasetçiler var.

Hep birlikte hallediyorlar bize, yedikleri onca küfürlere rağmen.