CHP’nin 2,2 milyon kişiye istihdam sağlayacağı öne sürülen “Anadolu’ya Mega Kent Projesi” ni okurken zaman tüneline gittim.

O zaman tünelinde Ereğli var!

Bilgi var!

Umut var!

Hayal/hayaller var!

 

20 yıldan fazla oldu Ereğli’de mega projelerin konuşup tartışılması.

Biz bize değil ha.

Tam aksine kelli-felli etkin ve yetkin olanlarla birlikte.

Konu; Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİB) kapsamında Ereğli’nin ‘pilot bölge’ olmasıydı.

Karadeniz ülkelerinin işbirliği ile oluşacak sosyo-ekonomik işbirliği çerçevesinde Ereğli pilot bölge ilan edilecek ve tüm Karadeniz ülkelerinden gümrüksüz mal alım satımı yapılacaktı.

Yani Ereğli serbest bölge olacaktı.

Marmara ve Orta Anadolu’nun  kapısı olacak Kdz. Ereğli’de antrepolar yapılacak ve  Karadeniz bölgesinin ülkeleri Ereğli limanında hayat bulacaklardı.

Ereğli’yi Türkiye’nin Hong-Kong’u ilan etmeye kadar götürülen düşünceler öylesine büyük heyecan yaratmıştı ki, Ruhi Cöbekoğlu Başkanlığındaki Belediye Meclisi  Ereğli ile ilgili önerilerin bayraktarlığını yapan Alarko Holding’in  ortaklarından Üzeyir Garih’i  “Fahri hemşehri” ilan etti.

O yıllar.

O yıllarda Ereğli’nin geleceği konuşulurdu.

O yıllarda milenyuma geçildiğinde Ereğli’nin nüfusunun 200 binleri aşacağı öne sürülürdü.

O yıllarda vizyon dediğimiz misyon en önde koşar, kavga denen lanet gündemde yer bulamazdı.

Ama her şey o yıllardaydı.

 

Sonra mı ne oldu?

Hiç!

Ereğli 100 bin nüfusu çevre köyleri içine alarak aşabildi.

Sebebi mi ne?

Tek sözcükle “kavga” diyerek üzerine örtüp,  yeni polemiklere sebep olmayayım.

Neyse… Neyse !

 

**

 

Belediyenin düzenlediği bilim şenliğinin açılışını uzaktan izledim. Törenin açılışında umut ettiğim sözleri duyamayınca  stantları gezdim olabildiğince. İnanın çok mutlu oldum. Ve düşüncelerimi kendimle paylaşarak “işte bu!” dedim.

Evet işte bu…

Enerjimizi ve kaynaklarımızı doğru zamanda, doğru biçimde ve doğru yerlere yönlendirdiğimizde Ereğli neden ayağa kalkmasın ki.

Düzenlenen etkinlik çok doğru çünkü.

Bir de bu işleri ortaya koyarken toplumsal samimiyet gerçekleştirilerek  saydamlık ve katılımcılığa özen gösterilirse, değmeyin gitsin.

Tadından yenmez tadından. 

Başarı/başarılar kaçınılmazdır.

Bir gün gelir.

Yeter ki, geçmişteki ‘ben yaptım’ bulaşıcı hastalığına yakalınmasın.

 

**

 

CHP’nin Anadolu’ya Mega Kent Projesine alkışlayan da olur yeren de.

Her iki tepki de doğal.

AKP’nin Kanal İstanbul Projesi’nde de öyle olmadı mı?

Oluyor işte.

Önemli olan bu tür projeleri hemen “kaldır at” diye harcamaya kalkmadan üzerinde düşünebilmek.

AKP’nin yerine olsam, İstanbul’a kanal projesini askıya alır ve Karadeniz’den Marmara’ya bir kanal gereksinimi var ise gider İzmit’i düşünürüm. Karadeniz’in Kefken’inden girip  İzmit Körfez’ine inmek İstanbul boğazını geçmekten daha akılcı ve maliyeti daha düşük  proje olmaz mı? Ki böyle bir proje İstanbul’daki hareketi Anadolu’ya da taşır ve böylelikle hava ve deniz ulaşımında yeni seçenekler üretilir. Türkiye demek İstanbul demek değil ki?

 

Siyasetin at gözlüğünü bir kenara atarak, özellikle de projeler üzerinde hemen tu-kaka dememek gerekir.

Düşünmek, konuşmak ve ortak akılda buluşmak çok mu zor?

Hayal mahsülü de olsa, ütopya da olsa projeler hep heyecanlandırır beni.

Bu da öyle oldu…