Bulunduğumuz coğrafya tarihin her döneminde çalkantılar içinde kalmış SAVAŞLAR hiç eksik olmamıştır.

Savaşların çıkış nedeni; Ekonomik, Dini, Etnisite, Toprak ve toprakları genişleme isteği ve daha buna benzer nedenlerdir

Bunu isteyen Kral, İmparator, Sultan,Padişah, Dini Liderler günümüzde Politikacılar olmuş bunun ardında da Güç, Yönetme arzusu, Kişisel çıkar ve Menfaatler, Hırslar yer almıştır.

İlginçtir ki başkalarını yönetme hırsı, arzusu içindeki insanlar ne yazık ki kendi “VİCDANLARINI” yönetememektedirler.

Bu istekler ulusal çıkarların gözardı edilmesine, yabancılarla ortaklık yapılmışsa ortakların ve şahsi çıkarların ön plana çıkması ile tehlikeli hal alır. Burada büyük devletlerle yapılan ortaklıklarda kazanan kar eden hep büyük ortak olur.

İşte Ukrayna, Irak, Suriye, Libya örneklerinde olduğu gibi ABD Ukraynadaki metallere, madenlere el koymuş, Ukrayna se Toprak kaybı yüzbinlerce ölü mahvolmuş bir ülke bulmuştur.

Büyük devletlerle yapılan bu ortaklıkta savaşı engellememiş aksine savaşa yol açmıştır.

Ayrıca Enerji, Toprak, Su, Ekonomik talepler de ülkeler arasında savaş ihtimalini arttırmaktadır.

Bu nedenle hepimizin Barış/Savaş nedenleri üzerine detaylı düşünmemiz ve tartışmamız gerekir.

Kısaca sorunlu olduğumuz ülkelere bakalım:

YUNANİSTAN ile ilişkimiz; en büyük sorun Megaloidea’sının ardındaki toprak arzusudur. Dini etmenler de bunu hiç askerlik yapmamış din adamları ve fanatikler körüklemektedir.

Politikacıların da hırslarını unutmamak lazımdır. Yunanlılar (İYONLAR) Anadolu’ya hiçbir zaman hakim olmamışlardır. Sadece kıyılaarda 12 şehir devlet kurmuşlar bunların da ömrü 300 sene olmuştur.

Tarihte Yunan İmparatorluğu veya Krallığına rastlayamazsınız. Ayrıca içinde Ortodoksluğu seçmiş Karaman Türkleri de vardır.

Tarlasında, işinde çalışan Yorgo ile Mehmet birbirini hiç görmemiş tanımamış birbirleri ile bir işleri olmamıştır. Öyle ise savaşı kimler çıkarmak istemekte bundan kimin karı olacak zararı ise kimler paylaşacak sorusu sorulmalıdır.

Zayıf olduğumuz anda Kıbrıs, Ege, Trakyada savaş kaçınılmaz gibi gözükmektedir.

IRAK; kimyasal, silah, uzay topu gibi bahanelerle yerle bir edilmiş ve bunların yalan olduğu ortaya çıkmıştır. Petrol el değiştirmiş altyapı çökmüş 1,5 milyon ölü, tecavüz, yağmalanmış bir ülke kalmıştır.

Bize ise36 paralel üstü bizden sorulur derken Askerimizin başına çuval geçirilmiş, Irağa giremez NOTA bile veremez olmuşuzdur.

Üstelik PKK daha da güçlenmiş yeni silahlarla donanmış eğitilmiştir. Kurulan yada kurulacak KÜRT devleti ve su sorunu problem olacaktır.

SURİYE; henüz işin başında geleceğin nasıl olacağı belirsizdir. Bölündüğü ve nüfus yapısının değiştiği ortadadır. Gelecekte ekonomik nedenlerle iç savaşın tırmanması kaçınılmaz gibi görünmektedir.

Burada da petrol el değiştirmiş, sömürge haline geldiği limanların Fransızlara devredilmesinden bellidir. Kurulacak kürt devletinin Güneydoğu Anadoludan toprak talepleri açıkça beyan edilmekte gelişmelere göre de artacaktır.

PKK uzun süren terör ekonomik kayıplarla kürt halkının da desteğini kaybetmiştir. Yapılan geçmişteki araştırmalarda bile yaşlı nüfusun %4 gençlerin % 2 si destek vermiştir. Bu desteğin de günbegün azaldığı ortadadır.

Halklar terörü istemez ve benimsemezler.

Zaten şeffaf olmayan belirsizliklerle dolu kapalı kapılar arkasında yapılan anlaşmalar halk tarafından benimsenmemiş gözükmektedir ve inanılmamaktadır.

Yunanistan, İsrail, PKK toprak istekleri, İran, Suudi Arabistanın din ihracından vazgeçmediği sürece..

Artan iklim değişikliği su kıtlığı Ortadoğu ve bizim için büyük bir sorun teşkil edecektir.

Barışın oluşması için yukarıda saydığımız bu isteklerden ve benzerlerinden vazgeçip Demokratikleşebilecekler mi?

İşte bu sonucu belirleyecektir ama görünen o ki savaşa barıştan daha yakınız.

Turgut SIDAL