Doğru mu bilmiyorum ama AKP Zonguldak Milletvekillerinden Özcan Ulupınar, ailesine zaman ayıramamaktan dolayı yeniden milletvekili adayı olmayacağını ifade etmiş.
İlginç bulup, hayret ettim ve şaşkınlıkla karşıladım bu kararı.
Nasıl olur?
Oturduğu koltuktan hem de ailesine daha çok zaman ayırmak adına kalkma nezaketini kim gösterir ki?
Oturduğu koltuktan ancak ölünce gitme sevdasındakilerin götü minderlerine yapışmış iken, çıkıp da 48 yaşında bir milletvekili “aday olmayacağım” desin?
Ve bu isim bir AKP’li milletvekili.
Aferin Özcan Ulupınar’a.
Aferin ki, hem siyasetçilere, hem sivil toplum örgütlerine, hem de bir çok başkan iken oturduğu koltuğu boşkanlık makamı yapanlara örnek oldu.
Hem de çok güzel örnek.
 
Hemen diyeceksiniz ki, dünyamızda o kadar çok güzel örnek var ki.
Hatta, görevini  eksik yapanların arasında “sorumluluk benim” diyerek kendi canını kıyanlar bile var.
Pardon daha çok yeni, İngiltere İçişleri Bakanı komisyona doğru söylemediği için mi istifa etmişti?
 
İstifa etmek, çekilmek ve “Artık yeter! Git!”  denilmeden “Hakkınızı helal edin” diye veda etmek erdemdir.
Onurdur.
Gönüllerde onurlu yerini alır da, sivrisinek saz olunca…
Davul bile az geliyor!
 
**
Anayasa değişikliği referandumu  öncesinde, “evet” çıktığı takdirde koalisyonların sona ereceğinden mi söz edilmişti?
Ama…
Değişikliğe evet denildi ama şimdi  koalisyonun adı “ittifak” oldu.
Yani; “oldu oldu gözlerim doldu” cümlesi bu duruma uyar mı?
Yoksa başka bir cümle mi kursak?

**

GÜNÜN HABERİ:
Örnek 'Gazetecilik' Kararı
Anayasa Mahkemesi çok sayıda gazetecinin tutuklu olduğu bir dönemde örnek bir karar aldı. Mahkeme, Anayasa Mahkemesi veya derece mahkemelerinin gazetecilik mesleğinin nasıl yapılması gerektiğini ve gazetecilerin haber verme tekniğini belirleyemeyeceğine hükmetti.
Haberin kamusal bir tartışmaya katkı sunmadığının söylenemeyeceği belirtilen kararın gerekçesi eski kararlara ve görüşlere de atıfta bulunularak şöyle ifade edildi
Anayasa Mahkemesi veya derece mahkemeleri, gazetecilik mesleğinin nasıl yapılması gerektiğini ve gazetecilerin haber verme tekniğini belirleyemezler. Zira bir düşüncenin en iyi hangi üslup ve biçimle aktarılacağına bizzat düşünceyi dile getirenler karar verebilir. Bu bağlamda Anayasa’nın 26. maddesinin sadece ifade edilen haber ve fikirlerin içeriğini değil aynı zamanda bunların nakledilme biçimlerini de koruduğu hatırda tutulmalıdır.