Şimdiye kadar girdiği hiçbir maçı kaybetmemişti.

Bırakın maç kaybetmeyi raunt bile vermemişti.

Karşısına kim çıktıysa, çıktığına çıkacağına pişman etmişti, bazılarının spor yaşamlarını bile bitirmişti.

Yanında olanlar çok iyi bir sporcu, çok iyi bir hoca olduğunu söylerlerdi de karşısında olanlar bile çok iyi bir oyun kurucu olduğunu kabul ederlerdi.

Öyle olmasa her maç için ayrı bir oyun kurar mıydı?

Öyle olmasa, takımın iyi oyuncularını bazen kadro dışında bırakır, bazen takımdan uzaklaştırır, buna rağmen yine de kaybetmez, devamlı kazanabilir miydi?

Hatta, takımdan uzaklaştırdıkları yeni yeni takımlar kurarlardı da ciddiye dahi almazdı bilmezden görmezden gelirdi.

Türlü türlü taktikleri vardı, karşı takımdakiler bu taktik değişikliğini anlayıncaya kadar Atı aldırır Üsküdar’a geçirtirdi.

Kimileri, acımasız duygusuz olduğunu söylese de bazıları yok ya çok duygusaldır gözü de yaşlıdır derdi.

Son zamanlarda nasıl olduysa biraz formdan düşer gibi oldu.

...............

İşte son maç.

Neredeyse düşecekti, imdadına gonk yetişti. Maçın oynanan rauntlarının nerdeyse tamamını kaybetti. Bazı hakemler öyle veya böyle birkaç sayı verseler bile bu maç kendisi ve takımı adına hiç alışık olmadıkları şekilde sonuçlanmak üzereydi.

Maç bitti bitiyordu, ilk kez yeniliyor derken hiç beklenmeyen bir şey oldu.

Yeni raunt başlarken, ayakta o zor durur haliyle gitti,

Rakibinin boynuna sarıldı.

Yanaklarından öptü, koluna girdi.

Çok gerildik, gel biraz ara verelim, bir bardak çay içelim dedi.

Herkes birbirinin yüzüne baktı.

Bu beklenmeyen, alışık olunmayan, geçmişte eşi benzeri görülmemiş ezber bozan bir durumdu.

Seyirciler ikiye ayrılmıştı, bir kısmı doğrusu buydu yumuşama gerekiyordu derken,

Diğerleri rakibi genç, tecrübesiz, bundan yararlanıyor zaman kazanıyor oyun kuruyor oyuna getirecek diyordu.

Hakemler sanki olayı önceden biliyorlarmış gibi hiç tepki vermeden hiçbir karar almadan salondan ayrıldılar.

Yeni sporcu gençti, pek tecrübeli sayılmazdı ama umut veriyordu.

Başarılı olmak için yılmadan, bıkmadan, usanmadan çalışmalıydı çok çalışmalıydı.

Tribünler boşalmamıştı tek ses olmuşlardı, gırtlakları yırtılırcasına bağırıyorlardı.

Rakibinin de eski kaptanının da tuzağına düşme.

Sakın ha önceki kaptanın yaptıklarını yapma, bazı kararlarının tam tersini yap bu sana yetecek.

Nuri ÖZTÜRK/ İZMİR