Hatırlarsınız Kdz. Ereğli’deki sahte Milli Eğitim Müfettiş olayını.

Olay “Herkesin Gazetesi Ereğli Önder” yayımlandığında yer yerinden oynamış ve hemen dönemin ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından savcılığa suç duyurusunda bulunulmuştu.

Niye?

Kendilerini kurtarmak için.

Çünkü, sahte müfettişi Ereğli’de gezdiren ve törenlerde a protokoluna oturtan da onlardı.

Hatta, Zonguldak Valiliğinin Milli Eğitim Bakanlığı’na yöneltiği “müfettiş mi değil mi?” sorusuna gelen “hayır” yanıtının ilçe Kaymakamlığına gelen yazının saklanmasını da sağlayarak, bir kadın müfettiş olarak tanıtılmıştı.

Ne yapmıştı o müfettiş?

Tüm okul müdürlerini toplayarak, hangi okulun ilk hangi okulun orta olacağına bile karar vermişti.

Daha ötesi Turgut Reis pilot seçerek, okulu baştan sona bakıma aldırmış ve hızını alamayınca Ağaoğlu’nun yüzme havuzu yaptıracağını bile açıklamıştı.

Konuyu Ağaoğlu’na biz iletmiş ve böyle bir durumun söz konusu olup olmadığını sorunca, “hayır, biz hizmetlerimizi kendi vakfımızda yapıyoruz” yanıtı gelmişti.

Sonuçta sahte müfettişin ilçenin eğitim yapısını alt üst etmesinin yanında Turgut Reis okulu yenilenmiş ve bu arada çakma ihalelerle iş alan firmalar da yanmıştı.

O iş yargıya intikal ettikten sonrasına fikri takip çerçevesinde sürdürmedik.

Bıraktık.

Ama Ereğli’de bir sahte müfettiş olayını ortaya çıkaran biz olduk.

 

Şimdi yeni bir iddia geldi.

Bu da resim öğretmeni olmayan birinin üniversitede derslere girdiği yönünde.

Doğru mudur bilmem!

Ama konu bizim araştırmamızdan önce resmi kanallara iletilmiş zaten.

İddiaların muhatabı hangi üniversite veya fakülte ?

 

Sahte iş tutturma konusunda zekamız bir hayli iyi.

O sahtecilik en çok son dönemlerde telefon dolandırıcılığında ortaya çıkıyor.

Neler var neler.

Bildiğiniz savcı, polis, jandarma olarak kendini tanıtanların vurguna yaşam sigortacıları eklendi. Hiçbir yere sigorta yaptırmamanıza rağmen, sanki böyle bir sözleşme yapmış gibi sizi baskı altına alarak kredi kart numaranızı ele geçirmeye çalışanların tezgahları sınır tanımıyor ki.

Çeşit çeşit dolandırıcılık.

Yine en son telefonların imaj numarası ile “son uyarı çekenler” çıktı meydane.

Of!

Ya, benim ev adresimden işe, telefon imaj kayıtlarından TC numarama kadar nasıl biliyorlar?

Kişisel bilgilerimiz işportaya düştü.

Herkes herşeyimize ulaşıp bizi dolandırmanın peşinde.

Geçen gün yine aradılar 212 li bir numaradan ve “kazandığınız telefonu niye almıyorsunuz?” dediler.

Kendimi tutamadım ve yukarıdan aşağıya bir güzel sövdüm.

Of ya. Yeter yeter yeter!

Bu ülke nasıl bir ülke?

Telefona istenmeyen mesaj gönderilmeyecek dediler ama nafile.

Ne mesajlar geliyor ne mesajlar.

Doktorluk bile ayağa düştü.

 

Bir de en tuhaf olanı, bu izinsiz mesajlarla ilgili onca işlemi başararak resmi şikâyetçi oldum ama o da boş. Aradan bir yıl geçti ne arayan var ne de soran?

 

İkinci tuhaf nokta, telefon ile dolandırıcılarını savcılığa telefon numaralarını da bildirerek şikayet ettim ama “dolandırıcılık oluşmamış” diye takipsizlik verdiler.

Dolandırılmamamız suç sanki?

 

Böylesine ortamda, sahte müfettiş neden olmasın?

“Kadın hiç olmazsa okul yaptırdı” diye savunanlara gel de katılma…