Siyasi bir alışkanlıktır iktidardan yana oy kullananlara “koyun” demek.
Bu dün de böyleydi, buğun de böyle.
İktidardan yana isen koyunsun.
Yani, kafası çalışmayan ot kafalı.
İki paket makarnaya, bir çuval kömüre oyunu satan çapsız.
Yalaka eşek.
Sürünün bir ferdi.
Koyunsun sen koyun!
*
Şu “koyun” vurgusuna ötelerden bu yana takığım.
Ne demek koyun?
İnsan insana hakaret eder mi?
Senin gibi düşünmeyen birine “koyun” yakıştırmasını yaparken, peki madalyonu ters çevirirsek ortaya ne çıkıyor?
Bakalım mı?
A Partisi iktidarda diyelim.
B partisi de muhalefet olsun.
C ve D yavru muhalefet.
Girelim şimdi koyun muhabbetine.
A partisine oy veren koyun ha.
Peki B kayıtsız koşulsuz oy veren ne oluyor?
Hatta “benim partim odunu aday göstersin oy veririm” diyen B ile C ve D fanatiği hangi sınıfı giriyor.
Ne farkı var A seçmeninden?
A koyun da, diğerleri zürafa mı?
Al birini vur ötekine.
Hepsi de Osmanlı Bankası.
Eee o halde, tencerelerinin dipleri kara değil kapkara olan bu seçmenler arasındaki sidik yarışı da neyin nesi?
Tuhaf!
*
Seçmen demek sorgulayandır.
Demokrasiyi savunduğunu iddia ederken, parti içindeki genel merkez faşizmini kabul etmeyendir.
“Hayır!” demeyi bilendir.
Ancak, iktidara oy verenleri “koyun” olarak suçlarken, parti içinde bir tek belediye meclis üyesini bile genel merkez belirlerken ses çıkarmayan ve körü körüne “oduna bile oy veririm” diyen de sürünün bir parçası olduğunu asla unutmamalıdır.
Ya bugün, il, ilçe, belde başkanlarının bile söz sahibi olamadığı antidemokratik bu partiler sisteminde, kendi koyunluğunu görmeyenlere ne demeli?
Uyan/uyanın!
Ancak uyanmazlar.
Uyanamazlar.
Biat kültürünü kabul ederek, sadece dar bir pencereden baktıkları siyasette figüranlıktan öte bir rollerinin olmadığını bir fark etseler, ışık yanacak.
O ışık, halkın söz ve karar sahibi olabildiği gerçek demokrasiye giden yolu aydınlatacak.
Ama olmuyor ki.
Ortalık koyun dolu.
Ha iktidarda ha muhalefetti.
Biri ak koyun diğeri kara koyun.