Olağanını, olması gerektiği gibi yaptıkları halde “bu saylanmaz! “dediklerinden

Olağanüstü’sünü yapmak zorunda kaldıkları sıra kongrelere.

Hukuk mahkemelerinden, ceza mahkemelerine.

Zeytin, Maden, Adalet, İşçi, İnsan hakları mitinglerinden

Milletin iradesine, oyuna sahip çıkma mitinglerine.

Kendi deyimleriyle eylemlerden eylemlere koştura dursunlar,

Nasıl olsa yakında yaz gelecek okullar tatil olacak, sıcaklarda bunların toplantılarına ilgi azalır, zaten sonrasında kendileri de yorulurlar, bu işin peşini bırakırlar iddialarında tahminlerinde bulunanlar kuponu tutturamayınca,

Kaleyi içten fethetme değil de içten yok edip yıkma yoluna gidildi.

Bunu yaparken aileden ayrıldım diyene hele bi dur seninle işimiz var, kapının arkasında bekle deyip

Ben, baba evinde görevlendirildim, elimi koluma sallayarak girerim, onlar benim kardeşlerim dedirtilerek, kovulduğu baba evine beş bin çevik kuvvet polisiyle vura kıra nasıl sokulduğunu 32 kısım tekmili birden, derbi heyecanı misali eski başkanla birlikte sessizce tv’lerde canlı canlı seyrettik.

…………………

Yeni yeni sürümlerle!

cambaza bak cambaza piyesi bilmem kaçıncı kez sahnelenirken,

Kasabada beş adayla yapılan ilçe kongresi sonrasında birileri hem ayakaltından çekildi, hem de aradan çıkartıldı!

Vekil destekli eski ilçe başkanı yine aday olup, konuşmasını yaparken listesine aldığı yönetim kurulu adayı arkadaşlarını sahneye çıkartmaya çalışması

Ya bu yakın zamanda defteri alıp kaçmıştı, gürültüye getirip şimdi de mührü alıp kaçmasın fikrini akıllara düşürdüğünden, bu hamlesi hem engellenmiş ham de bayağı bir patırtıya neden olmuş.

Son çekilen fotoğrafa bakanlar, Belediye ile İlçe başkanlığının tek elde toplandığını gördüler.

Artık kasabada kimse partinin iki başlı olduğundan, önlerine baraj kurulduğundan söz edip bahanelerin arkasına sığınamayacak.

Siz bakmayın kongre sonrası bu seçimin kaybedeni yoktur türünden söylenen beylik laflara, Kazananda kaybedende orta yerde duruyor.

Kasabalı merekle soruyor ister misin meclisten ayrılanlarla, kongreyi kaybedenler bir olsunlar, Başkanı alaşağı etmeye çalışsınlar.

Ahali bu sonuçla en fazla kaybedenin kasabanın vekilinin olduğunu, hatta zararının bununla da sınırlı kalmayacağına inanıyor.

…………………

Geçen yıl kasabanın eski fabrikasının ÖEB ilan edilmesi kararına karşı Danıştay da bir dava açılmıştı. Danıştay savcılığı kararın hukuka uygun olmadığından iptal edilmesi gerektiği yönünde mütalaa vermiş.

Bu mütalaanın sonucundan bir şey bekleyerek, heyecana kapılmanın hiçbir geçerli, gerçekçi tarafı yoktur.

Siz bakmayın bazı boş mangaların ortalıkta salınıp, karara sevinmiş gibi gözükmelerine.

Bu fuzuli tayfalar çoktan kasabasının eski fabrikasının yeni Genel Müdürü’ne tebriklerini, başarı dileklerini ve de desteklerini sunmak için açıktan veya gizliden sıraya girmişlerdir. Sıraya girenlerin en başında da fabrikanın kasabaya verdiği zararı yüksek perdeden haykıranların olduğunun bilinmesi gerekir.

O sebepten, konunun ilk muhatabı başta Kasabanın Ticaret ve Sanayi Odası olmak üzere hiçbir STK’ dan Danıştay savcısının bu kararına veya benzeri gelişmelere samimi destek vermelerini beklemek bu güne kadar görülmediği gibi bundan sonrada görülmeyecektir.

Yani kasabanın eski fabrikası yine bildiğini okuyacak, dönüp dönüp yine okuyacaktır.

……………………..

Şimdilerde

Bilim insanları dünyada kömürün, demirin, fosil yakıtların krallıklarının, egemenliklerinin sonuna geldiklerini bundan böyle nadir elementler devrinin başladığını söylüyorlar.

Gazeteler ABD Başkanı ülkemizde bulunan nadir elementleri istiyor diye yazdığında, nedir bunlar diye meraklandık sonrasında da anladık ki, ülkemiz bu doğal kaynaklara sahip önemli ülkelerden birisiymiş.

Henüz isimlerini söylerken zorlanıyor olsak da onlar günlük yaşamımızda varlıklarını da ağırlıklarını da çoktan hissettirmeye başlamışlar bile.

Metalürji, Nükleer enerji üretimi, Petrokimya, Seramik ve Cam üretimi, İleri Teknoloji, Elektronik Cihaz üretiminin olmazsa olmazları olmuşlar.

Çeşitli elektronik cihazların, ev aletlerinin, pil, lamba, akıllı telefon, bilgisayar çipleri, medikal lazer gibi sayısız üretimde, süper iletken üretiminde rüzgâr türbini, güneş panellerinde ve elektrikli otomobil üretiminde, yenilenebilir enerji üretimi ve kullanımında kritik görevleri varmış.

Gerçi biliyoruz memleketin yer altı zenginlikleri saymakla bitecek gibi değildir,.

Zamanın Bakanından Gabar dağının altında topraktan çıktığı anda traktör deposuna konulup kullanılacak kalitede, gravite de petrolümüzün olduğu görmesekte duymuştuk, Karadeniz’de de 1 Trilyon dolarlık doğalgazımızın olduğunu da biliyoruz.

…………………

Söyleyen ne güzel söylemiş.

Zamanımız, her şeyi bilmeye teşne, fakat hiçbir şeyi anlamaya muktedir olmayan bir garabet devridir.

Her mevzuda ahkâm kesen her sahada üstat kesilen bir tayfa türedi ki, cahilin elbisesini özgüven sanıp üstüne giyen oldu.

Artık insan, aklın, sesin değil görüntünün, suni sayıların peşinde koşar oldu.

Nuri ÖZTÜRK / İZMİR