Şemsi Denizer!
Bu ismin karşısına iki nokta üst üste koyun ve yazın!
Ne yazarsınız?
Sizi bilmem de beni yazacağım “yiğit adam” olurdu.
Yiğit işçi önderi.
Ölümüne mücadele.
Denizer’in deyimiyle “Gemileri yaktık geri dönük yok”.
Denizer’in ölüm yıldönümü de geçti şimdi durduk yerde niye bahsettim ki kendisinden?
6 Ağustos 2013’de ölümün üzerinden geçen 14 yıl sonra da mezarı başında anılan bu işçi önderinden söz etmemin elbette bir nedeni var.
Nedeni ise Türk-İş.
Türkiye’nin en büyük işçi kuruluşu.
Türk-İş’in iktidar şakşakçısı ve akil adamlarından Mustafa Kumlu istifa etti başkanlıktan.
Oh!
Oh da, gelen gideni aratmasın sakın.
Çünkü.
Yönetim hemen başkan adayını Engün Atalay olarak belirlemiş bile.
Sendikalara ve işçileri bir şey sormadan tepeden inme yeni bir aday belirleniyor ise işin içinde iş olmaz mı/
Hemen bit yeniği harekete geçiveriyor.
Durum böyle olunca da hamam ile tasın değişmeyeceği kanısına varıyor insan.
Türk-iş böyle.
Adı var kendi yok.
Hiçbir olay ve eylemde gıkı çıkmaz Türk-İş’in.
Oysa neydi o Türk-İş.
Hele ki Şemsi Denizer’in Genel Sekreterliği döneminde.
Ses verirdi.
Verdiği ses ile de işçilerin demokratik tüm taleplerini dile getirdiğinde Türkiye’nin gündemini değiştirirdi.
Denizer katledilmeden kısa bir süre önce, özelleştirmeler, tahkim ve sosyal güvenlik reformu üzerine yapılan tüm girişimleri dağılmak üzere olan emek platformunu toparlayarak geri püskürtmüştü.
O duruş zirvedeki en son eylemiydi.
Türk-İş Genel Kurulu yapılacak ve Denizer’in karşısına çıkacak aday bulunamadığı bir dönemde, başkanlık koltuğuna tam oturacaktı ki, katledildi.
Mermiler işçi sınıfına sıkıldı.
Böyle kapandı Türk-İş’in işçi haklarını korumadaki mücadele takvimi.
Bitti.
6 Ağustos 1999’dan sonra Türk-İş’i gören de olmadı.
Ülkemizde karanlık olaylar ile ilgili bir çok dava açılıyor.
Benim diyen paşalar maşalar tutuklanıp hapislere atılıyor.
Ama Denizer cinayetindeki gizemli noktalar karanlıkta kalıyor.
Neden?
Kim ya da kimlerdi Denizer’in Türk-İş Genel Başkanlığını O’nu öldürterek engelleyen?
Bilen var mı?
Denizer cinayeti ve 57. Hükümetin iktidardan indirilmesi operasyonu karanlıkta kalmamalı.
Bu iki olay ülkemizin kırılma noktalarıdır.
Önemlidir.
Mutlaka aydınlatılarak, ışığa kavuşturulmalı ve gerçekleri de toplumumuz tüm açıklığı ile öğrenmelidir.