Çocukların ellerinde veya saksıların kenarlarında bir çubuğun ucuna iliştirilmiş hallerini gördüğümüzde gülümseriz, çok renkli, çok sevimlilerdir.

Şimdilerde onları, devasa görünüşleriyle dağların tepelerinde, biraz fazlaca esen rüzgârın değilde neredeyse fırtına şiddetinde esen rüzğarların olduğu yerlere görüyoruz. Bazen dönüyorlar bazen de arkadan esecek rüzgârı bekliyorlar.

Bunlar için ekşi sözlükte tanımlama şöyle yapılmış.

Hiçbir duruşu olmayan, direnmek yerine uyum sağlayan, kişiliksiz, yaşam planını dönmek üzerine kuran, maruz kaldığı rüzgâra hiçbir direnç göstermeden dönmeyi tercih eden.

....................

Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki kapitülasyonlar ülke gemilerinin kendi limanlarını kullanabilme özgürlüklerini, yani kabotaj haklarını engelliyordu.

Zaman zaman bazı aklı evvellerin fısıltı halinde “abi biliyor musun Lozan’ın gizli şartları varmış, hükümetlerin elleri kolları bağlı” safsatalarını bir kenera bırakıp gerçeğe dönersek, bu anlaşma ile ülke kabotaj hakkına kavuşmuştur.

1923 yılında yapılan anlaşma, 1926 yılından itibaren yürürlüğe girmiş, 1935 yılından buyana da Kabotaj Bayramı olarak kutlanmaya başlanmıştır.

..............

Bu kutlama geçen sene kasabada yasaklandı!

1935 yılından buyana kutlanan deniz bayramının en önemli eğlencesi, yağlı direk yarışması gres yağı denizi kirletiyor! denilerek yasakladı.

İnanılır gibi değildi, birkaç cılız itirazın dışında kimseden ses çıkmadı.

Demem o ki, yüz yıla yakın zamandır denizi kirletmeyen! gres yağı her nedense geçen sene denizi kirletmeye niyetlenmişti!

....................

Kasabada birçok meslek örgütü birçok STK’nın içerisinde Deniz Ticaret Odası adında bir kuruluş da var. Sanıyorum uzunca bir süredir de var yani geçen senede vardı.

İşte oranın başkanı, bu seneki Kabotaj Bayramını Liman Başkanlığı ile birlikte organize edeceklerini, yağlı direk yarışmasının da bu etkinlikte yer alacağını söylemiş.

Güzel olumlu iyi de.

Ne oldu gres yağı, deniz kirliliği, çevreye duyarlılık.

Demek ki geçen bir sene içerisinde gres yağı zararlı kimyasallarından arındırdı, denize zarar vermeyecek hale getirildi!

....................

Mesele DTO değil, oranın Başkanı da değil.

Kasabada kim bilir kaç tane meslek odası. Sivil toplum kuruluşu, onu seven bunu koruyan dernek birlik veya benzeri kuruluşun,

Tek ortak noktaları,

Birinin ak dediğine bir diğerinin kara demesi veya çoğunlukla da kara diyemeyip eş değeri olan sessizliğe bürünmeleri ve tepkisiz kalmaları.

Açıkçası, kasaba ve kasabalı için bir olamamaları, birlikte hareket edememeleri, bir yerlerden esecek rüzgarları beklemeleri.

Zaten öyle olmasaydı

Kasabanın çeliği çileğini elinden alınır mıydı?

Havası suyu denizi bu kadar kirletilebilir miydi?

Futbol kulübünün bile kapatılması gündeme gelir miydi?

Say sayabildiğin kadar diyenler de sıralamayı uzatanlar da çıkacaktır.

Yahu biz kasabanın pidesine sahip çıkamadık pidesine!

Bundan sonra esecek rüzgâra göre vaziyet alıp,

Yağlı direk eğlencesini yapsan ne olur yapmasan ne olur.

Nuri ÖZTÜRK /İzmir